Kahrolasıca İnsan ne de nankör

İnsanın çevresiyle düşünüş şekli değişiyor ve hatta - kim bilebilir- bütün düşünsel evrenimiz duyumlardan doğmuştur. Fizik kanunları var ama bu evrenimizin kaynağı değil yöneticisi, mantık kanunları var ama bu düşünsel evrenimizin kaynağı değil yalnızca yöneticisi (hatta yöneticilik cömert bir yetki tanımı bile olabilir, bilişsel çelişki fenomenlerini bkz: cognitive dissonance, logical fallacies)

Bu, biz zavallı insanların hem eşyanın hem biyolojimizin hem de birbirimizin manipülasyonlarına ne kadar açık olduğunu göstermesi bakımından yeterince üzücüyken şunu düşünmeden edemiyorum: 

İnsan sosyal bi hayvan olmasaydı doğada tek başına kalsaydı düşünceleri ne kadar gelişirdi, herhangi bi memeliden, primattan öteye gidebilirdir miydi? sanmıyorum, beynin evriminde sosyallik kilometre taşlarından biri. Konuşur muydu? Kelimeleri olur muydu? Kelimeleri olmadan neyi düşünürdü?

Cevabın çok gurur verici olduğunu sanmıyorum. Gelin görün ki toplumsallığı olmadan pek matah şeyler düşünemeyecek zavallı insan, toplumun zekasını, fikirlerini vs küçümserken ne kadar nankör davranıyor. 


Kahrolasıca insan ne de nankör.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dunning-kruger etkisi